11 Ekim 2024 Hoşgeldiniz
Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Deprem; Bildiklerimiz, Bilemediklerimiz

kategorisinde, 09 Oca 2021 - 23:33 tarihinde yayınlandı 449 defa okundu
Deprem; Bildiklerimiz, Bilemediklerimiz
Semih Yıldız Tüm Yazıları

Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü bilimsel alandaki son gelişmeleri takip etmek, toplumun her kesiminden meraklı kişileri bir araya getirmek, bilgi paylaşımında bulunmak üzere tasarlanmış olan açık ders notlarından aldığım bilgileri sizler ile paylaşacağım.

1800 yılların sonundan itibaren günümüze kadar tüm deprem kayıtlarının Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü tarafından yeni teknolojik veriler ile birleştirerek, depremlere neden olan oluşumlar, nerede deprem olduğu, depremler nasıl izleniyor, depremler önceden bilinir mi? gibi sorulara ışık tutmaktadırlar. 

150 yıllık köklü kuruluş olan Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü tarihçesi 1868 yılında Rasathane-i Amire olarak 2.Abdülhamit tarafından Beyoğlu Pera bölgesinde kuruluyor,1894 yılında büyük İstanbul depreminden sonra 2 adet sismometre cihazı alınıyor, Japonya’dan sonra Amerika’dan önce sismometre cihazlarına sahip oluyoruz. Sismometre cihazlarının biri Beyoğlu pera bölgesine diğeri Yıldız sarayına kuruluyor, 1909 yılında İstanbul’da yaşanan ayaklanmada rasathane zarar görüyor. 1911 yılında Fatin GÖKMEN hoca göreve geliyor, şimdiki yeri olan Kuleli sırtlarında icadiye tepesine rasathaneyi taşıyor. Beykoz’da bulunan Fatin Hoca İlk Öğretim Okulu Kandilli Rasathanesi’nin ilk profesörünün adını taşımaktadır. 

1 Temmuz 1911 yılında rasat kayıtlarına başlıyor. 

1983 yılında Boğaziçi Üniversitesi’ne bağlanan Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü adını alıyor.

Kandilli Rasathanesi depremlerle biliniyor. Küçük bir bina gibi gözükse de aslında Türkiye’nin birçok yerine yayılmış deprem istasyonları ile faaliyetlerini 7/24 durmaksızın devam ettiriyor.

Depreme neden olan oluşumlar

 Jeoloji bilimi; Tektonik Plakaların sürekli hareket halinde olduğunu dünyanın sabit olmadığını sürekli hareket ettiğini söylüyor.

Türkiye; Avrasya plakası, Afrika plakası ve Anadolu plakalarının ortasında olduğundan oldukça hareketli bir coğrafyada yaşamakta olduğumuzu gösteriyor. Depremler de bu plaka sınırlarında oluyor.

Afrika plakası güneyden bastırıyor, Arap plakası güney doğudan geliyor Anadolu plakası direniyor bastıran kuvvet ile direnen kuvvet karşısında bükülme ve kalınlıklar, dağlar oluşuyor. 

Türkiye bu plaka hareketleri ile saat istikametinin tersi yönünde yılda 2.5cm güney batıya hareket ediyor.

Plakaların hareketinden enerji birikiyor biriken enerji doyuma ulaştığında deprem olarak dışarı çıkıyor bu hareket olmasa depremler de  olmayacaktı.

Hareketlilik Milyonlarca yıl içinde okyanusların yok olduğunu gösteriyor. Tetis okyanusu zamanla yok olmuştur.

mavi, oturma, karanlık, boyanmış içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu
metin, harita içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü 1 Ocak 2017 – 31 Aralık 2017 tarihîleri arasında olan 1 yılda çözülen depremlerin sayısı 34134 adet olduğunu açıklıyor. Bunların 288 adeti 4 şiddetinden büyük depremlerdir.  34134/365gün= Bir günde 93-94 adet deprem oluyor. 

Genel istatistik bilgisi 118 yıl içeresinde 6 yılda bir 7 ve üzerinde deprem oluyor

1900 – 31 Aralık 2017 yılları arasında 118 yıllık veri kayıtlarına göre 

3.0 < M < 3.9 44760 adet (ortalama günde 1 adet)

4.0 < M <  4.9 4467 adet (ortalama 10 günde bir)

5.0 < M <  5.9 857 adet (ortalama 50 günde bir)

6.0 < M <  6.9 81 adet (ortalama 18 ayda bir)

7.0 < M <  7.9 18 adet (ortalama 6.5 yılda bir)

Bilim insanları bu veriler doğrultusunda, Türkiye çevresinde nerde olacağı yaklaşık bilme şansımız var diyor. Ancak zamanla ilgili problem var, dünya üzerinde bugünkü teknoloji ile bilinmesi imkânsız diyor.

Kuzey Anadolu fayı Bingöl karlı ovadan başlayan 1200km uzunluğunda en uzun fay hattını 7 ve üzerinde depremler ürettiğini gösteriyor.

1939 yılında Erzincan depremi 7.9

1942 Tokat Erbaa depremi 7.0 

1943 Samsun Ladik depremi 7.2

1944 Bolu Gerede Depremi 7.2 

1957 Abant depremi 7.1 

1967 Adapazarı Mudurnusuyu vadisi depremi 6.8 

1999 Gölcük depremi 7.4

1999 Düzce depremi 7.2

Bu verilere bakıldığında olası depremin geldiğini görebiliyoruz. 

1967 yılında hiç deprem bilgisi olmayan birine bu verileri ve grafik görseli göstersek bir sonraki depremin batıda olacağını gösterirdi. Bilim insanları bu verileri ortaya koymaktadırlar. Bu aslında bu coğrafyada yaşayan bizler için şanstır.

Plaka hareketlerinden dolayı yer kabuğu yılda 2.5cm hareket ediyor buna göre 45 saniyede 100-150 yıllık enerji açığa çıkıyor. 

Depremlerin oluş düzenleri öncümü artçımı maalesef bilinmiyor olan depremin 5 şiddetindeki depremin öncü olduğunu ancak arkasından 7 şiddetinde deprem olduğunda öncü olduğu anlaşılıyor.

Depremlerin büyüklüğü ile can kayıpları aynı oranda olmamaktadır.

Dünyada büyüklüğü en fazla olan depremlerin bazıları:  

1960 yılı CHILE depremi  9.5 şiddetinde can kaybı sayısı 1.000

1964 yılı ALASKA depremi 9.2 şiddetinde can kaybı sayısı 15 

2005 yılı INDONESIA depremi 8.7 şiddetinde can kaybı sayısı 1303

8.7 ile 9.5 şiddetindeki 3 depremde can kaybı sayısı 2318 

Dünyada can kaybı en fazla olan depremlerin bazıları:  

1948 yılı TURKMENISTAN depremi 7.3 şiddetinde can kaybı 110.000

1976 yılı CHINA TANGSHAN depremi 7.5 şiddetinde can kaybı 242.769 

2010 yılı HAITI depremi 7.0 şiddetinde can kaybı 316.000

7.0 ile 7.5 şiddetinde 3 depremde can kaybı sayısı 768.769

Depremlerin büyüklüğü ile can kayıpları aynı oranda olmamaktadır. Bunun birçok nedenleri var. Yapı kalitesi, zemin etütleri, depremin nerede olduğu, fay hattına yakınlığına, uzaklığına bağlı olan nedenlerdir.     

Tüm Türkiye deprem kayıt istasyonları ile 7/24 sürekli izlenmektedir.

Marmara denizinde yerleştirilmiş özel cihazlar var. 

Bu cihazlar trol avcılığı yapan balıkçıların ağları tarafından zarar gördüğü zamanla onarıldığı söyleniyor

Birçok sensor ve GPS cihazlarının verileri ile yer kabuğu hareketinin nereye, ne yöne gittiğini tespit ediliyor. Dolaysıyla nerede, ne miktarda enerji biriktiğine, ne büyüklükte olacağını kestirme şansı oluyor.

1049 sensörden gelen veri ile nerenin nereye hareket ettiğini görüyoruz 

Deprem erken uyarı sistemi 2002 yılında bakanlar kurulu kararı ile 10 istasyon Marmara denizinde kurulmuştur. 

Fay hattı Marmara denizinde 10-15 kilometre açıktan geçtiği için erken uyarı sistemi 3 -10 saniye arasında dolayısıyla ortalaması 5 saniye öncesinden uyarı veriyor, bu kısa süre gaz hatlarının anında kapanması için İgdaş’a Marmararay’a, Elektrik idaresine anlık veriyi kullanan herkese yarıyor.

Meksika Japonya fay hatları şehir merkezine 100-300 kilometre uzakta olduğundan 1.5 dakika öncesinden uyarı veriyor.

Marmara denizinde fay hattına olan mesafe10-15 kilometre değil de 100 kilometre olsaydı 30 sn öncesinden haberimiz olmuş olacaktı. 

Deprem ülkesinde yaşıyoruz. Kuzey Anadolu fayı, Doğu Anadolu fayı, Ege açılma rejimi irili ufaklı 500 den fazla fay hattı bulunmaktadır. 

Tarih bize bilgi veriyor. Depremler olmuş, olacak, tekrarlanacak, doğa olayının önüne geçilememektedir. 

Yapacağımız tek şey deprem zararlarını azaltmaktır. 

Karar vericiler deprem ciddiyetini görmeli enerjilerini bu yönde harcamalıdırlar.

Deprem sonrası acil toplanma alanları ile geçici barınma yaşam alanları aynı şeyler değildir. 

Yerel yönetimler deprem sonrası geçici barınma yaşam alanlarını belirlemeli, Elektrik, Su ve kanalizasyon altyapılarını hazırlamalı mevcut hatlara bağlamalıdırlar.

Prof. Dr Ahmet Mete IŞIKARA’yı Rahmetle anıyor onun sözünü bir kez daha hatırlıyoruz  “deprem öldürmez bina öldürür” 

Depreme hazırlıklı olacağız psikolojimizi bozmayacağız.

Sevgiyle kalın

YORUM YAZ

Yorum Yazabilmek İçin Lütfen Giriş Yapın.